Mikroplastikler ve Çevre
Mikroplastikler (MP'ler), 5 mm'den küçük boyutlara sahip, çevre sistemlerinde kolaylıkla taşınımı mümkün olan parçacıklardır. Plastiklerin günlük yaşamdaki yaygın kullanımları sebebiyle MP'ler atıksu arıtma tesislerine (AAT'lere) yüksek miktarlarda ulaşmaktadır. Yapılan çalışmalar, AAT'lerin atıksudaki MP'leri yüksek oranda giderilebilirken, bunları tesisin bir diğer ürünü olan arıtma çamurunda biriktirdiklerini göstermiş; arıtma çamurlarındaki MP konsantrasyonunu 510 – 495.000 parçacık/kg kuru madde olarak ortaya koymuştur. Öte yandan mevcut çamur arıtma sistemlerinin MP gideriminde başarılı olamadığı ve bu konuda acil çözümlere ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bunun da ötesinde tür, boyut ve dozuna bağlı olarak çamurdaki MP'lerin anaerobik çürütücü verimi üzerinde olumsuz etkiler yarattığı son zamanlarda yapılan birkaç araştırmada ortaya konmuştur. Yenilenebilir enerji (biyogaz) üreten, arıtma çamuru miktarlarını azaltan ve sürdürülebilir çamur yönetimi alternatifi sunan anaerobik çürütücülerde oluşan bu olumsuz etkinin ortaya konması ve giderilmesi büyük öneme sahiptir. Öte yandan, plastiklerin oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olmalarının yanında asit, alkali ve ısıl işlemler gibi çeşitli stresörlere maruziyetleri sonucu temel özelliklerinde değişimler gösterdikleri ve böylece ileriki aşamalarda parçalanmaya daha elverişli hale geldikleri bilinmektedir. Arıtma çamurunun yumak yapısını bozarak biyogaz üretim verimini artırmayı hedefleyen dezentegrasyon yöntemlerinin bahsi geçen stres faktörleri ile büyük benzerlik gösterdiği özgün bulgusundan yola çıkan proje, dezentegrasyon yöntemlerini anaerobik çürütücülere entegre ederek MP'ler açısından bu süreçleri birlikte izlemeyi hedeflemektedir. Uluslararası literatürde incelenmemiş bu özgün fikre sahip proje, çamurda sık rastlanan ancak etkisi henüz araştırılmamış üç farklı MP türünün (Polietilenterefitalat, Polikarbonat ve Polipropilen) bu süreçlerde incelenmesini hedeflemektedir.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı Raporu'na göre insanlığın üretim ve atık yönetim faaliyetlerini mevcut tutumu ile sürdürmesi durumunda 2050 yılında 12 milyar ton plastik atık doğada birikmiş olacaktır. Global ölçekte bir sorun olan MP kirliliği sucul ekosistem üzerinde oluşturduğu tehdit, bunu yanı sıra kendilerinin ve üzerlerinde taşıdıkları tehlikeli kimyasalların besin zincirine taşınma potansiyeli nedenleriyle pek çok ülkenin gündemindedir. Öyle ki, Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Komisyonu 2019 yılında bağımsız olarak yayınladıkları bildirilerde konu üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurgulamışlardır. Ayrıca AB'nin yeşil mutabakat eylem planında plastikler için sürdürülebilir süreçlerin geliştirilmesi ve öngüselliğin sağlanması konusu önemle vurgulanmıştır. Önerilen müdahale alanlarından biri MP'lerin ve tekstil üretimi/kullanımı ve araba lastiği yıpranması gibi süreçler sonunda istenmeden çevreye salınan plastik parçacıkların kontrolüdür.